Rota

by <a href="">Erin Purcell</a>
by Erin Purcell

Bulutlu, kapalı bir gündü. TK 2121 sefer sayılı uçağın ekibi, yolcuların karşılanması için hazırdı. Pilotlar son kontrolleri sağlamak adına checklistleri kontrol ediyordu.

Kapılar açıldı, bileti kontrol edilen yolcular uçağa doğru yönelmeye başladı. Kabin ekibinden Fulya ve Bora gelen yolcuları sahte ve ılık bir gülüş ile bekliyor, ‘iyi günler’, ‘hoşgeldiniz’, ‘merhaba efendim’ gibi klasik kalıplarla karşılıyordu.

+Hoşgeldiniz
-Selamın aleyküm

Fulya’nın çene kasları kasıldı ama gülüşünü bozmadı. Böylece ortaya aşağılayan bir surat ifadesi çıktı. Ama böyle bir karşılamaya tepkisiz kalmadı, başıyla onayladı. Bora arkadan gelen yolcuya plastik bir gülüş sergilemekteydi.

Yolcular yerine yerleşti, TK 2121 sefer sayılı uçakta bulunmayan yolcular içinse son anons yapıldı.

“Bu sizin için yapılan son çağrıdır.”

Körük uçaktan ayrıldı, kabin ekibi görevlerine göre yerlerine dağıldı. Kabin şefi kabin içi telsizini kullanarak ‘cabin crew slide arm and crosscheck’ talimatını iletti, boarding tamamlanınca tüm sorumluluk pilota devredildi.

Başarılı bir kalkış gerçekleşti. Uçak yere paralel gitmeye başladığında kafalar yapıştığı koltuktan ayrıldı.

Yol bir durma biçimi olduğu kadar susma biçimiydi çünkü Yılmaz Erdoğan öyle diyordu. Yollar hakkında Yılmaz Erdoğan’dan başkası ahkam kesemezdi, İstanbul-Hakkari arası 1,5 gün sürüyordu. Zaten askeri engeller nedeniyle direkt olarak Hakkari’ye gitmek de mümkün değildi, Van’dan aktarma yapılması gerekirdi.

Hostesler gerekli servisi yaptıktan sonra tekrar yerlerine oturdular. 24F’den çağrı geldi, Aysel kendisine ait yerden ayrılarak yolcunun yanına gitti.

Yolcu, namaz kılmak istediğini söyledi. Aysel uçakta böyle bir imkan bulunmadığını ama dilerse kabin ekibine ayrılan yerlerden birinin uygun boşlukta olduğunu söyledi. Yolcu ikna olmadı, havada değil yerde namaz kılmak istediğini söyledi. Aysel uçuş kurallarına göre böylesine keyfi bir inişin gerçekleşemeyeceğini söylediyse de yolcu ikna olmadı. Durum biraz daha büyüyüp yüksek sesli hal aldı. Kabin ekibinden Bora ve Fulya’da olaya dahil oldu, daha sonra durumun pilota iletilmesi gerektiğine karar verdiler. Aysel kabin telsizinden kokpitle görüşme yaptı. Biraz beklemenin ardından kokpitten yanıt geldi:

+ Merhaba, yolcuya hangi ülkede namaz kılmak istediğini sorun.

 
Bknz: http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Kamil-Koctan-namaz-skandali-/825650Kamil Koç’ta bir yolcu namaz için otobüs durdurmaya kalkmış, onlar da bekleyemeyeceklerini söylemişler. Zaten yasa, mevzuat artık hangi düzenlemeyse, otobüslerin sadece terminallerde yolcu alıp indirebileceklerini, mola yerleri dışında hiçbir şekilde durmasını ve durup yolcu indirmesini istemiyor. Böylece habere konu olan olay agresif bir davranıştan başka bir şey değil. Kamil Koç’un sahibi de CHP milletvekili olduğundan sanırım, ılımlı islamcılar tarafından linç kampanyası başlatılmış. Al tezini, vur antitezine. Zaten dinine göre seferi olduğun bir durum, kaldı ki adamlara ‘ister bekleyin ister beklemeyin ben namaz kılacağım’ diye trip atmışsın. Beklemezler tabi, hususi araç mı o? İşte, bir süre sonra o yasa değişecek, kendini seferi kabul etmeyen ve namaz kılmak isteyen bireyler için durulması zorunlu olacak. Ramazan ayında ikramlar kesilecek, isteyene su bile verilmeyecek. Artık tuvaleti olan otobüslerin yanında mescide sahip otobüsleri de göreceğiz.

Leave a comment

name*

email* (not published)

website